Sağlık&Güzellik /
Ödem Nedir, Neden Olur? >>
0
Modern yaşamın hızlı temposu, düzensiz beslenme alışkanlıkları ve fiziksel hareketsizlik gibi etkenler bireylerin gün içinde kendini şişkin ve rahatsız hissetmesine neden olabilir. Sabahları göz çevresindeki dolgunluk, gün sonunda ayakkabının ayağı sıkması ya da yüzüğün parmağa oturmaması gibi durumlar vücuttaki sıvı birikiminin yani ödemin habercisi olabilir. Ödem; hücreler arası boşluklarda, doku içinde fazla sıvının birikmesiyle oluşur. Genellikle geçici bir durum olsa da, bazı durumlarda altta yatan sistemik sorunlara işaret edebilir. Peki ödem nasıl geçer?
Derleyen; Dyt. Nur Sultan Çakır
Ödemin En Yaygın Nedenleri
1. Aşırı Sodyum Alımı (Tuz Tüketimi); Sodyum, vücudun su dengesini düzenleyen temel minerallerden biridir. Ancak fazla alındığında bu denge bozulur ve vücut daha fazla sıvıyı tutmaya başlar. Özellikle yüksek oranda tuz içeren hazır gıdalar, salamura ürünler, atıştırmalıklar ve paketli yiyecekler sodyum yükünü arttırır. Bu durum hücre dışı sıvı hacmini artırarak ödem oluşumunu tetikler. Üstelik tuzun yalnızca sofra tuzundan alınmadığı; saklı tuz kaynaklarının da (zeytin, peynir, maden suyu, salça, işlenmiş et ürünleri gibi) ödemi artırıcı etkisi olduğu unutulmamalıdır.
2. Yetersiz Su Tüketimi; Yeterince su içilmediğinde, böbreklerin süzme fonksiyonu yavaşlar ve vücut mevcut suyu “koruma” eğilimine girer. Bu koruyucu mekanizma sıvıların hücreler arasında birikmesine neden olur. Ayrıca toksinlerin atılamaması lenfatik sistemi zorlar bu da dokular arasında sıvı tutulmasını artırır. Dolayısıyla az su içmek, vücutta fazla su birikimine yol açabilir.
3. Hormon Düzeylerindeki Dalgalanmalar; Hormonal değişiklikler özellikle kadınlarda ödem oluşumunun sık karşılaşılan nedenlerinden biridir. Regl öncesi dönemde östrojen ve progesteron seviyeleri artar; bu durum damar geçirgenliğini etkileyerek dokularda sıvı birikimine neden olur. Aynı şekilde hamilelikte artan hormon düzeyleri ve menopoz dönemindeki hormonal dengesizlikler de vücutta su tutulmasına yol açabilir. Hormonal ödem genellikle karın, göğüs ve ekstremitelerde hissedilir.
4. Fiziksel Hareketsizlik ve Duruş Bozuklukları; Uzun süre ayakta durmak veya oturmak, yerçekimi etkisiyle kan ve sıvıların alt ekstremitelerde (ayak bilekleri, baldırlar) birikmesine neden olur. Gün boyu masa başında çalışan ya da seyahat gibi nedenlerle uzun süre sabit kalan bireylerde özellikle akşam saatlerinde bacaklarda belirgin ödem görülebilir.
5. Protein Eksikliği; Vücudun sıvı dengesinde önemli bir yeri olan albümin adlı protein, damar içi sıvının damar dışına sızmasını engeller. Ancak beslenmeyle yeterince protein alınmadığında, albümin düzeyi düşer ve damar içi basınç azalır. Bu durumda sıvılar damar dışına geçerek doku arasında birikir. Protein eksikliği uzun vadede sadece ödem değil, kas kaybı, bağışıklık zayıflığı ve yorgunluk gibi başka olumsuzluklara da yol açar.
6. İlaçlar ve Kronik Hastalıklar; Bazı ilaçların yan etkileri arasında ödem bulunur. Özellikle tansiyon ilaçları, antidepresanlar, kortikosteroidler gibi ilaçlar damar geçirgenliğini artırarak sıvı birikimine neden olabilir. Ayrıca kalp yetmezliği, böbrek hastalıkları, karaciğer sirozu ve tiroid hastalıkları (özellikle hipotiroidi) ödeme zemin hazırlayan sistemik durumlardır. Kronik hastalıklara bağlı ödem genellikle yaygındır ve sabah-akşam arasında şiddeti değişebilir.
Ödemi Azaltmanın Yolları
1. Sodyum Alımını Sınırlandırmak, Potasyum Alımını Artırmak; Sodyum fazlası ödemin temel nedenlerinden biri olduğundan günlük tuz tüketiminin 5 gramın altında tutulması önerilir. Bununla birlikte sodyumun etkisini dengeleyen potasyumun yeterli alınması da önemlidir. Potasyum, hücre içi sıvı dengesini düzenler ve fazla sodyumun vücuttan atılmasına yardımcı olur. Potasyumdan zengin besinler arasında muz, ıspanak, avokado ve kuru baklagiller yer alır.
2. Yeterli Su Tüketmek; Vücudun su tutmasının en önemli nedenlerinden biri yetersiz sıvı alımıdır. Su tüketimi böbreklerin verimli çalışmasını sağlar, lenfatik dolaşımı destekler ve toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Günlük su ihtiyacı kişisel farklılıklar gösterebilir ancak genel olarak kilogram başına 30–35 ml su tüketimi önerilir.
3. Günlük Hareketi Artırmak; Fiziksel aktivite, kasların kasılıp gevşemesiyle dolaşımı destekler. Özellikle masa başı çalışan bireylerin her saat başı birkaç dakikalığına ayağa kalkmaları, kısa yürüyüşler yapmaları ve ayak bileklerini döndürme gibi basit egzersizleri alışkanlık haline getirmeleri ödemin önlenmesinde etkili olur.
4. Dengeli, Anti-İnflamatuvar Beslenme Modeli Uygulamak; Kısa vadeli “detoks” ya da “sıvı diyet” uygulamaları vücuttan geçici su kaybına neden olabilir. Ancak bu tarz yöntemler uzun vadede mineral ve elektrolit dengesini bozarak tam tersi etki yaratabilir. Ödemi azaltmanın en etkili yolu dengeli anti-inflamatuvar besinlerin yer aldığı, posa, sağlıklı yağ ve kaliteli protein içeren bir beslenme modelidir.
5. Ödem Atımını Destekleyen Besinlere Yer Vermek; Bazı besinler vücuttaki fazla sıvının atılmasına yardımcı olacak doğal bileşikler içerir. Bunlar düzenli tüketildiğinde ödemin azalmasına katkı sağlar. Bunlardan bazıları şunlardır:
- Maydanoz: Diüretik etkisiyle böbrek fonksiyonlarını destekler.
- Ananas: İçeriğindeki bromelain enzimi dolaşımı artırır.
- Salatalık: Yüksek su içeriğine sahiptir.
- Zencefil: Dolaşımı canlandırır, inflamasyonu azaltır.
- Karpuz: Su oranı yüksektir, damar sağlığını destekleyen aminoasitler içerir.
Ödem, çoğu zaman yaşam tarzına bağlı gelişen geçici bir durumdur. Ancak sürekli hale gelmesi, altında başka sağlık sorunları olabileceğini gösterebilir. Beslenme ve yaşam tarzınızda yapacağınız küçük ama etkili değişikliklerle vücudunuzun dengesini yeniden sağlayabilir, şişkinlik hissini azaltabilirsiniz.